ABD'de yaşayan bir Türk ailenin, yeşil kart başvurusunun görüşülmesi esnasında gözaltına alınması, hem aile üyelerini hem de Türk diasporasını derinden sarstı. Aile, yasal süreçlerin uzadığı bu dönemde yaşadıkları zor durumu basına anlatarak, Amerika'daki göçmenlik sisteminin ne denli karmaşık ve stresli olabileceğine dikkat çekti.
Aile, ABD'ye göç ettikleri günden bu yana daha iyi bir yaşam sürme hayaliyle mücadele ediyorlardı. Ancak son dönemde, yeşil kart için yapmış oldukları başvuru süreci uzadı ve bir anda karşılaştıkları bu kötü sürpriz, tüm umutlarını suya düşürdü. Göçmenlik memurları, ailenin dosyalarında bazı eksiklikler bulduklarını belirterek, onları derhal gözaltına aldıklarını açıkladı. Ailenin üyeleri, yaşadıkları süreç hakkında şu açıklamalarda bulundu: "Biz sadece ailemizle bir arada kalmak için mücadele ediyorduk. Amerikan rüyasına ulaşmak için her türlü zorluğa göğüs geldik ancak bu gözaltı, beklemediğimiz bir durumdu."
Ailenin hikayesi, sadece bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda göçmenlik sistemindeki karmaşıklıkların bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Yeşil kart bekleyen göçmenler, sık sık yasal belgelerdeki küçük hatalar nedeniyle umutsuz bir duruma düşebiliyorlar. Gözaltına alınan ailenin durumu, sosyal medyada hızla yayıldı ve birçok insan tarafından destek toplandı. Göçmenlik avukatları, bu tür durumların son derece yaygın olduğunu, fakat insanların çoğunun seslerini duyurmanın yolunu bulamadığını bildirdi.
Aileye destek vermek amacıyla sosyal medya platformlarında birçok kampanya başlatıldı. #FreeTheTurkishFamily etiketi altında, insanlar destek mesajlarını paylaşıp, gözaltı sürecinin sona ermesi için çağrılarda bulundular. Onlarca destekçinin katıldığı bu kampanya, toplumda daha geniş bir kesimin gözünü göçmenlik sorunlarına açmayı başardı. Göçmenlik hukukunu ele alan birçok uzman, durumu izlerken, yaşanan süreçlerin karmaşıklığının ve zorluğunun altını çizdiler.
Aile, gözaltındayken yaşadıklarını aktarmakta zorlandıklarını, ancak temel haklarının ihlal edildiğini düşündüklerini ifade ettiler. Aile üyeleri, “Biz Türküz ve burada yaşamaya layığız. Amerika ile bağlarımızı koparmak istemiyoruz. Bu ülkeye katkıda bulunmak istiyoruz” diyerek yaşadıkları zor durumu dile getirdiler. Destek verenler, Türk Müslüman topluluğunun bu eşitsiz duruma dikkat çekilmesine yardımcı olmasını umuyor.
Sonuç olarak, bu olay sadece bir Türk ailenin dramı değil; aynı zamanda ABD'deki göçmenlik sisteminin karmaşık yapısının bir örneği. Binlerce insanın benzer korkular yaşadığı bu süreçte, toplum olarak desteğimizi esirgememiz gerektiğini belirtmekte fayda var. Yeşil kart süreci ve göçmenlik meselelerine dair yapılacak reformların önemine vurgu yapılmalı ve ihtiyacı olanlara yardım edilmelidir.