Ülkemizde son günlerde gündemi sarsan bir cinayet davası, hem adalet sisteminin işleyişini sorguladı hem de birçok insanın aklında soru işaretleri bıraktı. Özlem, 28 yaşında, hayat dolu bir genç kadın olarak tanınıyordu. Ancak trajik bir şekilde hayatı, aldatma ve ihanete kurban gitti. Özlem'in katili, cinayeti gerçekleştirmeden önce 112 acil çağrı merkezini arayarak bir yardım talebinde bulundu. Fakat bu durum, mahkemede hafifletici sebep olarak dikkate alınmadı ve durum, davanın seyrini değiştiren bir gelişme olarak kaydedildi. Bu olay, bir yardım çağrısının ne kadar ciddiye alındığını ve insanların çaresizlik anlarında nasıl bir yol izlediklerini bir kez daha gözler önüne serdi.
Özlem’in cinayeti, 2023 yılının en brahma olayları arasına girmiş durumda. Özlem, arkadaşlarıyla birlikte bir akşam yemeği sonrası, eşiyle arası kötü olduğu için evine dönmek zorunda kalmıştı. Dönüş yolunda, eşi kendisine öfke dolu mesajlar atmaya devam etti. Olayın nedeni, Özlem’in biraz geç gelmesi ve eşinin onun hakkında gereksiz kıskançlık hissetmesiydi. Üzerine düşen baskı ve tehditler artınca Özlem, 112’yi arama gereği duydu. Acil ekip, durumu değerlendirmeye çalışırken, Özlem’in eşi durumu daha da kötüleştirdi. Eşinin kendisini sürekli taciz etmesi ve tehditleri karşısında çaresiz kalan Özlem, bir çıkış yolu arayarak acil servisi aradı.
Mahkeme sürecinde, Özlem’in katilinin bu araması dikkat çekti. Ancak mahkeme, bu çağrıyı hafifletici bir sebep olarak değerlendirmenin mümkün olmadığını açıkladı. Hakim, bu durumun, katilin eyleminin öncesinde meydana gelen bir olay olduğunu ve cinayeti önlemediğini dile getirdi. Yani yardım çağrısı, durumu kurtarmak için yeterli bir çaba olarak kabul edilmedi. Mahkeme süreci, hem Özlem’in ailesi hem de toplum için oldukça acı verici bir deneyim oldu. Cinsiyet temelli şiddetin ve erkeğin kadına karşı olan güç dinamiklerinin altında yatan sebepler, davanın kamuoyu tarafından daha fazla sahiplenilmesini sağladı.
Sonuç olarak, Özlem’in davası, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetin tetikleyici unsurları hakkında önemli bir farkındalık yarattı. Özlem’in trajik hikayesinin ardından sosyal medyada birçok kampanya başlatıldı ve bu olayın unutulmaması için mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı. Kadına şiddet ve cinayetlerin önlenmesi adına yapılması gerekenler, toplumun her kesimini ilgilendiren bir sorumluluk olarak ön plana çıktı. Özlem’in anısı, bu konuda daha fazla farkındalık yaratılması için bir simge haline geldi ve birçok kişi, benzer olayların tekrar yaşanmaması için seslerini yükseltmeye başladı.