İstanbul, terörle mücadele konusunda önemli bir adım daha atarak DHKP-C (Devrimci Halk Kurtuluş Ordusu) örgütüne yönelik geniş çaplı bir operasyonla sarsıldı. Emniyet güçleri, cezai faaliyetleri nedeniyle uzun zamandır takip edilen ve terör bağlantıları olduğu belirtilen kişilere yönelik harekete geçti. Operasyon kapsamında, eski Beylikdüzü Belediye Başkanı Şükrü Genç’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi hakkında gözaltı kararı alındı. Bu doğrultuda, Genç'in İstanbul'un belirli bölgelerinde ikamet ettiği adreslerine gece vakti düzenlenen baskınlar sonucunda, emniyet güçleri harekete geçti ve birkaç saat içinde çok sayıda gözaltı işlemi gerçekleştirildi.
Gözaltı işlemlarının gerekçeleri arasında, DHKP-C ile bağlantılı faaliyetlerde bulundukları ve örgütle ilgili çeşitli finansal desteklerde bulundukları iddiaları yer alıyor. Ev baskınları sırasında ekipler, örgüte ait dokümanlar, yazışmalar ve mali belgeler buldu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, bu operasyonların amacının terör örgütlerinin faaliyetlerinin önlenmesi ve bu tür yapıların finansal kaynaklarının kurutulması olduğu vurgulandı. Genç’in, belediye başkanı olarak görev yaptığı dönemde, devlete ait kaynakların kötüye kullanımı konusunda ciddi iddialar ve spekülasyonlar bulunmaktaydı.
Bu gelişmeler, İstanbul’da yaşayan halk arasında büyük bir heyecan ve merak uyandırdı. Belediye başkanlarının, sadece yerel yönetim düzeyinde değil, aynı zamanda devletin diğer kademelerinde ilişkileri söz konusu olduğunda elbette kamuoyunu ilgilendiren birçok mesele ortaya çıkıyor. Bunun yanı sıra, bazı vatandaşlar hükümetin terörle mücadele konusunda kararlı bir tutum sergilediğini, fakat gözaltına alınan kişilerin haklarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti. Bu noktada, gözaltına alınan kişilerin, 15 gün içerisinde mahkemeye çıkarılması bekleniyor.
Eski başkan Şükrü Genç hakkında yapılan iddialar, birçok şehirdeki belediye başkanları ve yerel yönetim birimlerinde de benzer incelemelerin yapılmasına yol açabilir. DHKP-C'nin devlet içindeki yapılarla bağlantısı, hem toplum hem de güvenlik güçleri göz önünde bulundurulduğunda oldukça kritik bir konu. Bu tür operasyonların artarak devam etmesi durumunda, yerel yönetimlerin şeffaflığı ve hesap verebilirliği konusunda toplumda daha fazla talep oluşabileceği düşünülüyor.
Sonuç olarak, İstanbul’daki DHKP-C operasyonu, yerel yönetimlerdeki olası terör bağlantılarının sorgulanmasına ve lobi faaliyetlerinin önlenmesine yönelik önemli bir adım. Hem güvenlik güçlerinin terörle mücadeledeki azmi hem de halkın bu konudaki hassasiyeti, ilerleyen günlerde Türkiye’nin siyasi geleceği üzerinde etkili olabilir. Olayın gelişimini ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla resmi açıklamaların da takip edilmeye devam edeceği anlaşılıyor.